14 Aralık 2012 Cuma

Gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor [İnfografik]


Cisco firması Y jenerasyonunun alışkanlıklarıyla ilgili bir araştırma yapmış ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmış.
Araştırma 18 ülkeden  18-30 yaş aralığındaki 1.800 gençle yapılmış.
Araştırmaya göre gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor. Araştırmaya katılan 10 katılımcının 9 ‘u sabah yatağından kalkmadan önce maillerini kontrol ediyor ve sosyal medya sitelerie mesaj gönderiyor (tweet atıyor veya durum güncelliyor).Bu davranışı diş fırçalamak , okula gitmeden önce giyinmek gibi ritüeller arasında görüyor.

Yine araştırmaya göre sabaha bu eylemle başlayan akıllı telefon kullanıcıları güne yine aynı şekilde devam ediyor. Kadınların %85′i akıllı telefonlarından e-posta göndermeyi, Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarda gezinmeyi sevdiğini söylerken bu oran erkeklerde %63 olarak belirtiliyor.
Aynı zamandan katılımcıların %40′ından fazlasının akıllı telefonlarını kontrol etmediklerinde sanki bir parçalarını kaybetmiş gibi hissetiklerini ifade etmeleri internet bağımlılığı gibi akıllı telefonlara olan bağın giderek güçlendiğini ortaya koyuyor.
Diğer yandan araştırma sonuçlarına bakılırsa akıllı telefonlara sadece Y jenerasyonu bağımlı değil. Verilere göre bilişim teknolojileri sektöründe çalışan kişilerin %40′ı her 10 dakikada bir akıllı telefonlarından olan biteni kontrol ediyor.
Rapora göre mobil cihazlar sadece bir başlangıç. Zamanla daha fazla insan ve cihaz bu sürece katılacak ve buradaki potansiyel hızla artacak.Dünyanın bir çok yerindeki Y jenerasyonuna göre akıllı telefonlar dizüstü bilgisayarların tek rakibi.
Araştırma sonuçlarıyla ilgili birde infografik yayınlamışlar.

Araştırmanın detaylarının yayınlandığı link 

13 Aralık 2012 Perşembe

Google’ın harita uygulaması Google Maps iPhone’a geldi


iOS 6′nın çıkması ile birlikte, kendi haritalar servisini devreye sokan Apple için işler pek de iyi gitmemiş, Apple CEO’su kullanıcılarından bu yüzden özür dilemek zorunda bile kalmıştı.

Apple’ın bu hamlesi karşısında kendi uygulamasını yazmaya başlayan Google çalışmalarına hemen başlamıştı.
Google, bugün resmi blogundan yaptığı açıklama ile, Google Maps’in iPhone için çıktığını duyurdu. Ücretsiz olarak AppStore üzerinden indirilebilecek uygulama, Apple haritalarından dertli iPhone kullanıcılarına ilaç gibi geleceği tartışılmaz.
Uygulamanın desteklediği diller arasında Türkçe olmasına rağmen Google Maps bu yazıyı yazdığımız esnada Türkiye AppStore’de bulunmuyor ama çok kısa zaman içerisinde geleceğini tahmin ediyoruz.
Gelen uygulama üzerinde 2B ve 3B harita seçenekleri de bulunmakta ve arama da önemli bir yeri kapsıyor. 80 milyondan fazla işletme ve noktanın kayıtlı bulunduğu Google Maps’te, bu noktaları arayıp, mekanlarla ilgili detayları ve ulaşım bilgilerini de kolayca bulabiliyorsunuz. Bu arada Google Haritalar uygulamasının navigasyon özelliği de bulunuyor. Trafik durumu bilgilendirme desteği de ülkemiz için açık olmasa da uygulama genelinde mevcut. Ancak Google’ın bu özellikleri yakında Türkiye’ye getireceği, Yandex.Trafik ve İBB Trafik servislerine güçlü bir alternatif olacağını tahmin etmek güç değil.
Bu arada Google geliştiricileri de unutmamış. Bundan böyle iOS için yazdıkları uygulamaya, Google Haritalarını eklemek isteyen geliştiriciler Google’ın Google Haritalar iPhone uygulaması için çıkarttığı SDK’yı kullanabilecek. Bununla ilgili olarak da Google’ın geliştiriciler blogunda bir yazı yayınlandı.
Toplam 40 ülkede, 29 dilde iOS 5.1 üstü tüm iPhone ve 4′üncü jenerasyon iPod touch’lar için çıkan Google Maps, sanıyorum ki pek çok iPhone kullanıcısı tarafından indirilecek ve kısa süre içerisinde en çok indirilen iOS uygulamalarından olacak. Daha uygulama çıkalı çok kısa bir süre olmasına rağmen, uygulamaya gelen yorumlar da gösteriyor ki kullanıcılar da Google Haritalar’ın iPhone versiyonuna bir hayli sevinmiş durumdalar.


Kaynak : Webrazzi

3 Aralık 2012 Pazartesi

Facebook EdgeRank Algoritması


Facebook’ta yüzlerce arkadaşınız var ve aynı şekilde onlarca belki yüzlerce sayfayı takip etmektesiniz. Her gün arkadaşlarınız ve takip ettiğiniz sayfalar gönderide bulunurken, Facebook haber akışınızda (news feed) bütün bu gönderilerin hepsini görüyor olamazsınız değil mi? Hele ki gönderi yoğunluğunun hayli fazla olduğu akşam saatlerinde aslında takip ettiğiniz birçok marka sayfası gönderide bulunuyor fakat siz hepsini göremiyorsunuz; çünkü Facebook böyle istiyor!
Peki bir de sayfalar açısından bakalım. Bir markanın binlerce takipçisi olan Facebook sayfasını yönetiyorsunuz. Gönderdiğiniz her içeriğin bütün kullanıcılarınıza ulaşmadığının farkındasınızdır. Hatta ortalama bir değerle gönderilen içerikler takipçilerinizin sadece %16′sına ulaşıyor. “O kadar takipçi var neden ulaşılan kişi sayısı çok az.” yorumlarını da yaptıysanız, yanıtını aşağıda veriyorum.
Takipçilerin %96′sı takip ettikleri markanın Facebook sayfasına ilk ziyaretten sonra tekrar uğramıyor. Edgerank bu açıdan çok önemli.
Takip ettiğiniz her sayfanın ve bütün arkadaşlarınızın iletilerini elbette göremiyorsunuz. Bir düşünün, Facebook kullanımının en yoğun oluğu anlarda böyle bir şey söz konusu olsaydı Facebook haber akışınız çöp kutusundan farksız olurdu. Sizinle ilgili ilgisiz her şey haber akışınıza düşer ve haber akışınız hızlı bir şekilde güncellenirdi. Oysa oldukça rahatsızlık verici olan bu durumun önüne Facebook’un geliştirdiği algoritma sayesinde geçiliyor. Bu hem Facebook’un hem de kullanıcıların menfaatine. Peki ya marka sayfaları? Hal böyle olunca Facebook’taki şirket sayfalarının da bu bilinçle yönetilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Çünkü sayfanızı takip eden çok küçük bir yüzde sizin paylaşımlarınızı görebiliyor. Ancak bunu artırmak mümkün…
EdgeRank Nedir?
Facebook’un geliştirmiş olduğu algoritma sonucunda hangi içeriğin hangi kişinin haber akışında gözükeceğinin kararı alınmış oluyor. İşte bu kararın alınmasını sağlayan algoritmaya EdgeRank diyoruz. EdgeRank temelde 3 değişken tarafından hesaplanarak, kullanıcıların news feedlerininin nasıl şekilleneceğini belirlerken aynı zamanda sayfaların da erişim gücünü (erişebildikleri kullanıcı sayısı) ortaya çıkarıyor.
EdgeRank’ın oluşmasındaki üç değişken; Affinity Score, Ege Weight ve Time Decay.
Peki bunlar ne anlama geliyor?
Affinity Score:
Affinty Score, en öz ifadeyle; sizinle içerik sağlayıcı arasındaki geçmiş ilişkiyle oluşuyor diyebiliriz. Facebook daha önce bir içeriğini beğendiğiniz sayfanın içeriklerini beğenme eğiliminde olduğunuz, yine beğenebileceğiniz varsayımında bulunuyor. O sayfanın sizin ilginizi çektiğini ve böylece o sayfayla etkileşime girdiğinizi görüyor. Bu sayede bu sayfanın gönderilerinin duvarınızda görünmesine öncelik veriliyor.  Aynı şey arkadaşlarınızın gönderileri için de geçerli. Özetle, ilgi alanınıza göre duvarınız şekilleniyor dendiğinde aklınıza gelecek şey tam da affinity score.
Edge Weight:
Edge Weight Facebook’taki içerik türü sonucunda oluşan bir değer. Beğenilen, yorum yapılan veya paylaşılan içerik ileti, fotoğraf, link veya video olması durumlarına göre farklı değerlendiriliyor. Fotoğrafın daha yüksek puan getirdiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda fotoğraflar etkileşimi de olumlu etkilediğinden karşılılı bir fayda söz konusu oluyor. Bir markanın linkini diğerinin paylaştığı fotoprafı da beğenirseniz, fotoğrafını beğendiğiniz sayfanın paylaşımlarını daha fazla görebilirsiniz.
Time Decay:
Zaman faktörü de elbette EdgeRank’ın oluşmasında etkili. Çünkü EdgeRank sabit bir değer değil. Zaman geçtikçe arakdaşlarınız veya sayfalar yeni gönderilerde bulunuyor ve bu her gönderi için EdgeRank yeniden hesaplanıyor ve haber akışınız ona göre oluşuyor. Daha önceden çok fazla aksiyon alan popüler içerik zaman geçtikçe alt sıralara düşüyor ve en sonunda da haber akışınızın derinliklerinde kendine yer buluyor.
EdgeRank temelde bu 3 faktörle şekilleniyor. Marka sayfaları kullanıcıyla etkileşime girebilmek için ciddi bir rekabet içinde. Facebook’ta kim daha fazla kullanıcının haber akışında yer alabilecek? İşte bu yüzden EdgeRank önemli.
Yazı hayli uzun oldu ancak yine de EdgeRank’ın nasıl artırılabileceğine değinmek istiyorum. İnfografikte de görebileceğiniz gibi EdgeRank’ı bazı kurallara dikkat edildiğinde artırabilmek mümkün. Temel nokta kullanıcılarınızla etkileşime girebilmek ve bu etkileşimi artırmak.Sonrasında EdgeRank da artıyor. EdgeRank artınca takipçilerinizle etkileşime girme şansınız yükseliyor. Gördüğünüz gibi böyle bir döngü mevcut.
EdgeRank algoritması Facebook tarafından zaman içinde geliştirilmekte ve yeniden düzenlenmekte. Bu yüzden sosyal medya uzmanları/danışmanları  yönettikleri sayfalar için bu faktörler ışığında stratejiler geliştirmeli.


23 Kasım 2012 Cuma

Socialbakers Ekim 2012 Türkiye Raporu [İnfografik]


Socialbakers, Ekim 2012 Türkiye raporunu yayınladı. Rapora göre, Türkiye’de 31 milyon kullanıcını bulunuyor. Raporda marka sayfaları, hayran sayılarının yanısıra etkileşim ve cevap oranlarına göre de incelendi.
En fazla beğenilen marka sayfaları arasında özellikle telekomünikasyon sektörü dikkat çekiyor. Avea, Turkcell, Nokia Türkiye ve gnctrkcll ilk 10 içerisindeki yerlerini koruyolar. Avea’nın 1 milyon 876 bin hayranına karşın Turkcell’in 1 milyon 849 bin hayranı bulunuyor.
Ortalama etkileşim oranlarına (engagement rate*) göre ise marka sayfalarının başında, Air Wick Türkiye  ve Yıldız Holding sayfaları bulunyor. BMW Motorrad Türkiye, Linens ve Onur Air de en yüksek etkileşim oranlarına sahip diğer markalar.
Socially Devoted Brands adı altında sunulan bölümde de marka sayfalarının, kullanıcılardan gelen sorulara verdikleri cevapları kapsıyor. Cevaplanan soru sayısı sıralamasında Turkcell, Samsung Türkiye ve Trendyol ilk 3 sırada iken, cevap verme oranına (response rate) göre ise Markafoni, Trendyol ve Milupa  Anne Bebek Kulübü öne çıkan marka sayfaları.


Süpermarketlerdeki klasik pazarlama hileleri


Süpermarkete iki, üç ihtiyacını gidermek için gidip eli kolu torba dolu çıkanlardan mısınız? Hepi topu 50 liralık bir alışveriş yapmaya niyetlenip eve döndüğünüzde 200 liralık fişe bakıp şaşıyor musunuz? Sebep 'alışveriş delisi' olmanız değil, pazarlama uzmanlarının daha fazla 'almanızı' sağlayan 'cin fikirleri'. Farkında olmadan düştüğümüz tuzaklara yakından bakalım. İşte süpermarketlerin yarattığı illüzyonun sırları...



1. Ekmek neden en sonda? Ekmek, süt gibi temel ihtiyaçlar en uzak köşeye yerleştirilir ki müşteri o yolda bütün marketi dolaşmış olsun, belki aklına başka bir ürün almak gelir… 
2. Bu yoğurt 9.9999 TL Marketlerde en çok gördüğümüz şey para üstünü alamayacağımız fiyatlardır. Aslında 10 TL olan bir ürünün etiketinde 9.99 TL yazar. Amaç, kişinin ürünü tek basamaklı bir rakam olarak düşünüp, daha ucuz görmesini sağlamak. 
3. Ucuz ve karışık sepetler Market ortalarında ‘Ne alırsan 5 TL’ afişlerinin altında belli bir sınıflandırma yapılmamış ürünler bir sepette sunulur. Amaç; marketteki kişi o karışık ürünler içerisinde istediğini ararken diğer müşterilerin de dikkatini çekmektir. “Burada uygun fiyata bir şeyler var, bir bakayım” hissini uyandırmak. 
4. Sağ tarafın önemi Dünyanın çoğunluğu sağ elini kullanan insanlardan oluştuğu için insanlar marketi gezmeye sağ taraftan başlıyor. Marketler de bir koridorda aynı ürünün pahalı olanını sağ tarafa koyarken ucuz olanı sola koyarak müşterilerini pahalı ürünü satın almaya yöneltiyor. 
5. En büyük araba benim olmalıBüyük alışveriş arabaları ile “Daha çok alışveriş yapabilirsiniz” hissi ile mesaj gönderiliyor. 
6. Karolar büyük mü küçük mü? Pahalı bölümlerde küçük yer karoları, ucuz yerlerde büyük yer karoları kullanılıyor. Araştırmalar küçük yer karolarının karar vermeyi hızlandırdığını, büyük yer karolarının yavaşlattığını ortaya koymuş. 
7. Odalarda camsızım... Süpermarketlerde cam kullanılmadığını fark etmiş miydiniz? Bunun sebebi müşterinin dış dünya ile iletişiminin kopmasını sağlamak. 


8. Anne bana çikolata al! Çikolata, sakız, sigara, dondurma gibi ürünler kasaların yanına konulur. Bunun iki sebebi var: Birincisi kişide bir işi başarıyla bitirdiği ve ödülü hak ettiği hissini yaratmak. Diğeri çocuklu müşterilerin çocuklarının tutturmasına dayanamayıp onun sabırla beklemesini sağlayabilmek için çikolata, dondurma almak zorunda kalmaları. 

9. Lüks döşeme=pahalı tüketim Araştırmalar parlak ışıklar ve lüks döşemeleri olan marketlerin daha pahalı ürünleri daha rahat satabildiklerini ortaya koymuş. 
10. En stratejik bölge: Koridorlar Erkekler genelde sadece almak istedikleri ürünlere yöneliyor ve aynı şekilde geri dönüyorlar. Buna ‘Bumerang etkisi’ deniyor. Bu yüzden erkeklerin kullanacağı ürünler koridorun tam ortasına konuyor ki erkekler maksimum ürün gösterilebilsin. 


Hızlı müzik daha çok alışveriş demek 

Küresel tüketici analisti ve ‘Alışveriş Sanatı’ kitabının yazarı Scamell Katz: Süt, ekmek gibi en temel ihtiyaçlar en sona yerleştirilir ki kişi bu ürünleri almak için markete gittiğinde diğer ürünleri de görsün ve alsın diye düşünülür. Fakat araştırmalar, kişinin tek bir hedefe kilitlenmesi durumunda diğer şeyleri pek görmediğini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre, bu temel ürünler girişe yerleştirildiğinde insanların o sırada hızlıca alışverişlerini bitirip o markete haftalık alışveriş için gelme oranları yükseliyor. Süpermarketlerin girişinde tek kişilik özel sandviçler, gazete stantları, çiçeklerin konulması kişide küçük, yerel bir marketten alışveriş yaptığı izlenimi yaratıyor. Bu da markete talebi artırıyor. Ünlü markalar süpermarketlere ürünlerinin en görünür yerlere konması için ekstra ücret ödüyor. Normal raflardaki ‘alma seviyesi’ göz hizasından hesaplanarak 1.6 metre olarak belirlenmiştir. Fakat insanlar genelde göz seviyesinin biraz daha altına daha çok bakar ve bu nedenle buradaki ürünlere daha çok yönelirler. 
Pazarlama uzmanı Yard. Doç. Dr Jansanem Jular: Müzik ve koku pazarlama tekniklerinde çok önemli bir yer tutuyor. Tüketiciler süpermarkette yayınlanan müziğin ritmine göre daha yavaş veya hızlı hareket edebiliyor. Hızlı müzik içerideki tüketicilerin daha hızlı hareket etmelerine sebep olup, daha çok alışveriş yapılması sağlanırken daha yavaş ritimlerde müşterilerin de daha yavaş hareket ettikleri gözlenmiş. Ayrıca marketlerde tüketicinin iştahını açarak daha fazla alışveriş etmesini sağlamak üzere çeşitli kokular kullanılmakta. Bunlar genellikle tüketicilerin pastane ve unlu mamuller departmanından geldiğini düşündüğü ama çoğu zaman da süpermarket yönetimi tarafından müşterilerin kendilerini aç hissedip daha çok alışveriş yapmalarını sağlamak amacıyla yerleştirilen özel kokulardır. 
Pazarlama Uzmanı Doç. Dr. Serap Atakan: Süpermarketlerin kendi markalı ürünlerinin satışlarına önem verdiklerini biliyoruz. Müşteriler üretici markalı ürünler yerine güvendikleri perakendecinin kendi mağazaları için ürettirdiği ürünleri daha ucuza alma imkânına sahip olur. Yeni dönemde gıda perakendecileri organik ürünleri pazarlamaya başladı. Ya bu ürünlere ayrı reyonlar ayırıyorlar (Migros İyi Tarım) ya da özellikle organik ürünler satan mağazalar (City Farm, Tarladan Eve) açıyorlar. İndirimler, satış tutundurma faaliyetleri de satışı arttırmaya yönelik uyguladıkları pazarlama taktikleri. Gıda perakendecileri (süpermarketler) artan derecede mağaza kartları kullanımıyla da müşteri sadakatını arttırmayı ve mağazanın tekrar tekrar tercih edilmesini sağlamaya çalışıyorlar. 


Aman müşteriler sinirlenmesin!
Bazı ülkelerin süpermarketler anti-statik madde kullanılarak müşterilerin elektrik yüklenip sinirlenmeleri engelleniyor. Amerika ve Avrupa’daki süpermarketlerde çocuklar için oyun salonları var. Çocuklar için bir oyun alanı oluşturularak anne-babanın rahat alışveriş yapması sağlanıyor. Bu uygulama son dönemlerde Türkiye’de de büyük süpermarketlerde uygulanmaya başlandı. Avrupa’da bazı marketlerde bebek-çocuk ürünlerinin satıldığı bölümlerin havalandırmasının önüne açık bir şekilde bebek kolonyası ya da bebek pudrası konuluyor böylece müşterilerin rahatlatıcı bebek kokusu eşliğinde alışveriş yapması sağlanıyor.





kaynak : radikal.com.tr

22 Kasım 2012 Perşembe

2013 : Mobil Pazarlama Yılı


Yıllardır mobil kullanımın artışına ve pazarlama aktivitelerinin mobile doğru kayışına yer veriliyor. İnsanlar bu öngörüleri paylaşmakta  pek de haksız değiller çünkü akıllı telefon penetrasyonu ile birlikte mobilin hayatımızdaki yeri hızla artıyor. Haliyle markalar da bu artışa paralel olarak stratejilerini bu alana doğru kaydırıyorlar.
Tam da bu noktada Google ve ClickZ tarafından bir araştırma yapıldı. Araştırmada mobilin artık destekleyici bir rol olmaktan çıkıp başlı başına yoğunlaşılması gereken bir alan olduğu vurgulandı. Araştırmanın sonuçlarına geçmeden önce, araştırmanın ABD’de yapıldığını ve Türkiye’nin bu oranları orta vadede anca yakalayabileceğini söylemekte fayda var. Araştırmada dikkat çeken istatistikler şöyle;
  • Pazarlama sektöründekilerin %87‘si 2013 yılında mobile daha çok odaklanmayı ve mobilin gücünün artacağını düşünüyor.
  • Profesyonellerin 2013′te mobilde izleyeceği taktiklerin istatistikleri ise şu şekilde
    • %52′si mobil optimizasyonlu web site kurmak istiyor.
    • %48′i mobil reklam oranını ve mobil etkileşimi arttırmayı düşünüyor.
    • %41′i mobil aplikasyon yapmak istiyor.
  • Mobilde ölçüm şuan için yeni bir konu;
    • Profesyonellerin %59′u mobildeki ölçümlemede kendilerini yetersiz veya tecrübesiz görüyor.
Araştırmada öne çıkan diğer sonuçlar için ise aşağıdaki yüzdelere bakmanızda fayda var;




Sonuçlar 2013′ün ABD’de mobilin temellerinin atılacağı bir yıl olacağını söylüyor. Mobil penetrasyonunun tam anlamıyla gerçekleşeceği öngörülen 2017 yılı için önemli bir hazırlık evresinde olduğumuz bu dönemlerde, Türkiye’nin mobilde atacağı adımlar önem kazanıyor. Sizce Türkiye’de mobil ile ilgili yeterli çalışmalar yapılıyor mu?




Kaynak: pazarlamasyon.com

15 Kasım 2012 Perşembe

Online Reklam Harcamaları 2016′da TV’yi Geçecek


Infosys, eMarketer ve Forrester araştırmalarını bir infografikte toplayarak güzel bir çalışma ortaya koymuş. Her şey net ve anlaşlır. Dijital, birçok alanda olduğu gibi reklamdan alacağı pay ile de kendinden söz ettirecek.

Bu şaşırtıcı olmamamalı çünkü bizlerin bir günün 24 saatini kulanma alışkanlıklarımız geçmişle kıyaslandığında çok farklı. İnsanlar internete her geçen gün çok daha fazla zaman ayırdıkça online kanallara reklam verme talepleri de artacak. İnternet reklam bütçesi, reklam bütçesindeki payını artıracak. Bununla da sınırlı kalmayıp artık küçük ölçekli birçok şirket internet reklamcılığını deneyecek ve belki de sadece online reklam kanallarıyla bütün pazarlama faaliyetlerini yönetecekler.

Reklam pastasının büyük oyuncusu olan televizyon, online reklamın ölçümlenebilir, hedeflenebilir ve hatta sosyal bannerların dahil olmasıyla sosyalleşebilen reklamlarla rekabet edemeyecek düzeye gelecek. Burada şu yanlış anlaşılmaya da pay vermeden belirteyim. TV’nin zaten böyle bir rekabete ihtiyacı yok. TV’de reklam asla ölmeyecek, aksine IPTV kullanımı yaklaştıkça online için konuştuğumuz hedefli reklamcılık da mümkün hale gelebilecek.

Tahminlere göre online reklam 2016’da televizyon reklam harcamalarını geçecek. Dijital reklamcılığın bu başarıyı göstermesinde de en aktif roller arama motoru reklamcılığı ve display banner reklam türlerinin olacak. Gelecekte mobil ve sosyal medya dijital reklam türleri içerisnde payını artıracakken, e-mail ile pazarlamanın ise yok olmadığını görebilmekteyiz.


Sosyal Medya ve Arama Motoru Pazarlaması


Dijital pazarlamanın en önemli elemanı olan Arama (SEM) ve sosyal medyanın kıyaslanması oldukça ilgi çekici. 4 temel konuda yapılan kıyaslama, online reklamcılığın lokomotifi diyebileceğimiz arama ile pazarlama iletişiminde en önemli mecra olan sosyal medyayı karakteristikleri göz önüne alınarak değerlendiriliyor.
Pazarlamacılar için hedefler noktasında, hangi mecranın daha etkili olduğunu vesosyal medya ile arama motoru pazarlamasının nerede kullanmak gerektiğini görmek adına önemli bir video infografik.
Araştırmadaki 4 temel kıstas bundan sonraki dönemlerde üzerinde daha çok durulacak konular olması yönüyle de değerli.
  • Lead Generation
  • Brand Awareness
  • Local business visibility
  • Interactivity
Sosyal medyanın marka bilinirliği ve kullanıcı etkileşimi açısında daha etkili bir yöntem olduğu görülürken, aksiyon bazlı  (lead) yeni müşteri yaratma çalışmaları için ve yerel işletmelerin bulunmasında en etkili yolun arama motoru pazarlaması olduğu görülmekte.
Arama motorunun sırasıyla en fazla etkisinin web site trafiğini artırması, lead ve marka bilinirliğini artırması olarak söyleyebiliriz. Öte yandan ise sosyal medyanın marka bilinirliğine katkısının en fazla olduğunu söyleyebilmek mümkün.
Bütün bunların yanında arama motoru pazarlamasının gelecekte sosyal medya ile entegre bir şekilde yürütüleceğini şimdiden görüyoruz. Yakında online reklam sosyal unsurlarla karşımıza çıkacak ve sosyal medya her geçen gün pazarlamacıların daha çok odaklanacağı bir alan olurken, arama motoru pazarlaması da gücünden fazla bir şey kaybetmeyecek gibi görünüyor.

http://www.infopik.com

AdWords Yatırım Getirisi (ROI) Nedir? Nasıl Hesaplanır?




Bu yazımızda, AdWords internet reklamcılığına yapmış olduğunuz reklamcılık yatırımlarınızın ne kadarının size geri döndüğünü hesaplayacağız ve Yatırım Getirinizi nasıl takip edeceğinizi ve nasıl arttıracağınızı açıklayacağız. AdWords ile yapmış olduğunuz harcamaların ne kadarının size geri döndüğünü hesapladığınız zaman,AdWords'ün size ne kadar getiri sağladığını görebilirsiniz. Ayrıca, Yatırım Getirinizi hesapladığınız zaman, AdWords reklam kampanyalarınızın yönetimi hakkında stratejik kararlar alabilir ve AdWords kampanyalarınızdan daha fazla verim elde edebilirsiniz. AdWords ile başarılı olmak söz konusu olduğunda, yatırım getirinizi (YG) anlamak önemlidir.

Yatırım Getirisi (ROI) nedir?
AdWords Yatırım Getirisi, AdWords'e yaptığınız yatırımlardan elde ettiğiniz gelirlerdir. Yatırım Gelirinizi belirlemek için önce reklamcılık hedeflerinizi belirlemeniz gerekir. Yaygın olarak belirlenen bazı hedefler aşağıda belirtilmiştir:

* Satış yapma veya satışları arttırma (çevrimiçi veya çevrimdışı)
* Ürününüzle ilgilenen tüketicilerden potansiyel satış elde etme
* Markanızın, ürünlerinizin veya hizmetlerinizin tanınmasını sağlama veya marka bilinirliğini arttırma

AdWords reklamcılık hedeflerinizi belirlemek hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.



Yatırım Getirisi nasıl hesaplanır?

Bir reklamcılık hedefinin değerini (örn. bir satışın kar marjını) ve bu hedefe ulaşmak için AdWords ile ne kadar harcama yaptığınızı biliyorsanız, YG'nizi aşağıdaki formülü uygulayarak kolayca hesaplayabilirsiniz.

YG = [(AdWords'ten elde edilen brüt kar - AdWords maliyetleri)] x %100
AdWords maliyetleri

Örnek:
Bir kitapevi yeni yayınlanan yemek kitabı için AdWords'te reklam vermiştir. Her kitabın kar marjı 2 TL’dir ve kitapevi AdWords aracılığıyla günde 25 kitap satmaktadır. AdWords ile elde edilen brüt kar 25 x 2 = 50 TL'dir. Günlük AdWords kampanya maliyeti/bütçesi 20 TL'yse, kitapevinin Yatırım Getirisi: (50 - 20)/20 = 1,5 veya %150 olur. Yani, kitapevi, AdWords'e yaptığı her 2 TL'lik yatırım için 3 TL'lik getiri elde etmektedir. Yatırım Getiriniz pozitif ise, AdWords reklamlarınızdan gelir elde ediyorsunuz demektir. Diğer bir değiş ile, AdWords ile yaptığınız her reklam harcamanız, size satış olarak geri dönmektedir.

Yatırım Getirisinin nasıl hesaplandığı ile ilgili daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.

AdWords'ün değeri nasıl izlenir?
Google, AdWords Yatırım Getiri'nizi belirlemenize ve takip etmenize yardımcı olabilecek 2 adet ücretsiz araç sunmaktadır:

Dönüşüm İzleme Aracı, her anahtar kelime, reklam metni veya yerleşimin kaç potansiyel satış getirdiğini size bildirir ve AdWords kampanyalarınızın performansını kolayca izlemenizi sağlar. Dönüşüm İzleme Aracı ücretsizdir.

Google Analytics, internet sitenizdeki ziyaretçilerin davranışlarıyla ilgili (nereden geldikleri, ne kadar kaldıkları, hangi sayfaları görüntüledikleri vb.) kapsamlı bilgileri grafikler halinde sağlar. Ayrıca Analytics'te, istenen eylemleri/hedefleri tanımlayabilir ve bu hedefleri Google Analytics'te bulunan farklı ölçümler ile karşılaştırabilirsiniz. Google Analytics ücretsizdir.

Google Analytics ve Dönüşüm İzleme Aracı ile Yatırım Getiri'nizi artırmak için internet sitenizi iyileştirmenize veya Google AdWords reklam kampanyanızı optimize etmenize yardımcı olabilir.

AdWords YG'si nasıl artırılabilir?
Dönüşüm İzleme veya Analytics verilerini elde ettikten sonra, Yatırım Getiri'nizi artırmak üzere kampanyalarınızı optimize etmeye odaklanabilirsiniz.

Ayrıca, özellikle Yatırım Getiri'nizi artırmanıza yardımcı olmak için tasarlanan aşağıdaki iki ücretsiz aracı da kullanmanızı öneririz:

Dönüşüm Optimize Edici, TBM'lerinizi, sizin için en yüksek dönüşüm sayısını getirecek şekilde, otomatik olarak yönetir. Bunun için, istediğiniz edinme başına maliyeti belirlemeniz yeterli olacaktır.
* Web Sitesi Optimize Edici, internet sitenizin içeriğini ve tasarımını test etmenizi ve dönüşümleri artıracak şekilde iyileştirmenizi sağlar.

Yatırım Getiri'nizi nasıl arttırabileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.

Google AdWords Ekibi tarafından yayınlanmıştır.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Socialbakers Temmuz 2012 Türkiye Raporu [İnfografik]



socialbakers, Temmuz 2012 Türkiye raporunu açıkladı. Rapora göre, Türkiye’de 31 milyon kullanıcını bulunuyor. Raporda marka sayfaları, hayran sayılarının yanısıra etkileşim ve cevap oranlarına göre de incelendi.
Takip edilen marka sayfaları arasında özellikle telekomünikasyon sektörü dikkat çekiyor. Avea, Turkcell, Nokia Türkiye, Volkswagen Türkiye ve Nike Football / Türkiye ilk 10 içerisindeki yerlerini koruyolar.
Ortalama etkileşim oranlarına (engagement rate*) göre ise marka sayfalarının başında, ÇAYKUR sayfası geliyor. Greenpeace Akdeniz – Türkiye ve Audi Türkiye de en yüksek etkileşim oranlarına sahip diğer markalar. Socialbakers’ın bir başka ölçüm değeri olan günlük etkileşim oranlarında ise Antu.com ilk sırada yer alıyor. BMW CLUP ve Sabanci University de günlük etkileşim oranları sıralamasında üst sıralarda.
Socially Devoted Brands adı altında sunulan bölümde de marka sayfalarının, kullanıcılardan gelen sorulara verdikleri cevapları kapsıyor. Cevaplanan soru sayısı sıralamasında Turkcell, Avea ve Samsung Türkiye ilk 3 sırada iken, cevap verme oranına (response rate) göre ise Trendyol, geçen ay olduğu gibi bu ay da birinci sırada yer alıyor.


* Etkileşim Oranı (Engagement Rate); markanın Facebook sayfasında paylaşılan bir ileti için yapılan yorum, beğeni ve paylaşımların sayısının, o sayfayı beğenenlerin sayısına oranıdır.



Kaynak: smgconnected.com

Türkiye’deki internet kullanıcılarının markalardan beklentileri



Global Web Index Türkiye Araştırması’na göre; Türkiye’de internete her gün bağlanan kullanıcıların, markalardan beklentilerinin başında “tüketicinin bilgi birikimini artırması” geliyor. Türkiye’deki her 2 aktif internet kullanıcısından 1′i markadan tüketicinin bilgi birikimini artırmasını beklerken, bu konuda erkeklerin kadınlara göre daha çok beklenti içinde oldukları görülüyor. Müşterilerin markalardan diğer bir beklenti ise “eğlendirici” olmaları.


Kadınların erkeklerden en çok farklılaştığı beklenti “günlük” hayatta.
Markalardan beklentilerde önemli bir yere sahip olan “günlük hayatta”, kadınların erkeklere oranla daha yüksek oranda beklenti içinde olduklarını görüyoruz. Kadınlar, markalardan günlük rutinlerinin bir parçası olmalarını ve organize olmalarına da yardımcı olmalarını bekliyor. Kadınların erkeklere göre daha çok beklenti içinde olduğu diğer bir konu ise “etkileşim”. Kadınlar, markalardan diğer insanlarla etkileşime geçirecek davranışları bekliyorlar.
Erkekler markalardan kadınlara kıyasla daha çok gerçek bir “insan” gibi konuşmalarını ve “deneyim” yaşatmalarını bekliyorlar.
Türkiye’deki aktif erkek kullanıcılara bakıldığında, en yüksek oranda markalardan beklentileri, bilgi birikimini artırmaları. Bilgi birikimini artırmalarından sonra erkekler için ikinci beklenti “markanın eğlendirici olması”. Erkek kullanıcıların, kadınlara kıyasla daha yüksek oranda beklentileri ise “markanın gerçek bir insan gibi konuşması” ve “her zaman karşılaşamayacakları deneyimler yaşatmaları”.
Markalardan beklentilerde yaş ilerledikçe eğlenceden bilgiye geçiş gerçekleşiyor.
Türkiye’deki 16-24 yaş arası aktif internet kullanıcılarının markalardan en çok beklediği şey eğlendirici olmaları. İnternet kullanıcıların yaşı ilerledikçe beklentilerinde de bir değişim söz konusu oluyor. 25-34 yaş arası kullanıcılar, markalardan “bilgi birikimini artırmalarını” beklerken, 35-44 yaş arası kullanıcılar markalardan günlük hayatta organize olmalarına yardımcı olmalarını bekliyorlar. 45 yaş üstü internet kullanıcıları ise, tıpkı 25-34 yaş arası kullanıcılar gibi markalardan bilgi birikimini artırmalarını bekliyorlar.
Diğer ülkelere kıyasla Türkiye’deki kullanıcılar markalardan eğlendirici olmalarını, organize olmalarına yardımcı olmalarını ve daha ziyade “deneyim” yaşatmalarını bekliyorlar.
Global Web Index Araştırması kapsamında “Markanın size nasıl davranmasını istersiniz?” sorusu sorulan 27 ülke kapsamında Türkiye’deki kullanıcıların diğer ülkelerdeki internet kullanıcılarına göre daha yüksek oranda markalardan beklenti içinde olduklarını görüyoruz. Markanın eğlendirici olması, müşterinin organize olmasına yardımcı olması ve gerçek hayatta her zaman karşılaşamayacak deneyimler yaşatmaları gibi beklentilere, Türkiye’deki kullanıcıların,  ABD, İngiltere ve Brezilya gibi ülkelerdeki kullanıcılardan daha önde olduğu dikkat çekiyor.




Kaynak: Sosyamedyaport

12 Ağustos 2012 Pazar

Rakamlarla Sosyal Medya [İnfografik]



Sosyal medya tüm kişisel ve profesyonel hayatımıza etki etmeye devam ediyor. Üstelik bunun boyutları öyle küçümsenecek çapta da değil. Bugüne kadar yapılan araştırmalardan öğrendiğimiz bir şey var ki Facebook’un günlük kullanım zamanının 7 saate dayandığıdır.
Bununla birlikte sosyal ağlardaki bu trafik ve geçirilen yoğun zamanlar, hesaplanması zor bir veri yığınını da beraberinde getiriyor. Sosyal medyanın hayatımızdaki yerini sorguladığımızda WhitePages.com’un hazırladığı infografikteki veriler gerçekten etkileyici verileri bize sunuyor.
Örneğin, her 11. Kişi Facebook kullanıyor ve her beş ayrılıktan birinin sebebi Facebook. Şu an Farmville oynayan kullanıcı sayısı 75 milyon iken, her saniye 4600 tweet atılıyor. İnfografikteki diğer dikkat çekici veriler ise şöyle:
  • Her yıl 7 trilyon sms atılıyor.
  • Sosyal medya kullanıcılarının 901 milyonu Facebook, 250 milyonu Google+, 200 milyonu Twitter, 161 milyonu LinkedIn, 50 milyonu Instagram kullanıyor.
  • Her yıl Facebook’ta toplam 740 milyar dakika harcanıyor.
  • Facebook’ta herkesin ortalama 262 arkadaşı var. Gerçek hayatta ise sürekli görüşülen arkadaş çevresinde bu sayı, 262’nin 7’de 1’i.
  • Facebook içerikleriniz, arkadaşlarınızın en fazla %12’si tarafından görülüyor.
  • Tweetlerinizin %71’i genellikle gözden kaçıyor.
  • Çalan telefonların %65’ine meşguliyetten, %56’sına isteksizlikten, %24’ü ise acil olmadığı düşünüldüğünden cevapsız bırakılıyor.
  • Akıllı telefon kullanıcıları arkadaşlarıyla ortalama 3 farklı uygulama kullanarak iletişime geçiyor.
  • Sosyal medya kullanıcılarının %46’sı arkadaşlarıyla, %27’si kardeşleriyle, %18’i çocuklarıyla sosyal medya üzerinden iletişim kuruyor.
  • Amerika’nın %25’i mobil internet kullanıyor.
  • Twitter kullanıcılarının %55’i platforma mobilden bağlanıyor ve bu gidişat, 2014’te mobil internetin, masaüstü internetin önüne geçeceğini gösteriyor.

Kaynak : Sosyalmedya.co

7 Haziran 2012 Perşembe

Ipsos KMG'nin Türkiye'yi anlama kılavuzu araştırması




Türkiye'de alışveriş merkezi tutkunu, LED TV'den vazgeçmeyen ve arabada lükse önem veren bir sınıfın varlığı yükseliyor. Araştırmacıların OECD satın alma gücü paritesine göre günde kişi başına 10 dolar üzerinde harcayabilenler orta sınıf olarak adlandırılıyor. Bu grup 74.7 milyon nüfusluTürkiye'nin yüzde 59'unu oluşturuyor. Son 1 yılda ise sayıları 1.9 milyon kişi arttı. Harcamalarına dikkat eden orta sınıf muhafazakârlığını da koruyor ve yüzde 64'ü kadınların çalışmadan önce kocasına sorması gerektiğini düşünüyor.

Kadın çalışsın mı?

Ipsos KMG iki yılda bir Türkiye'yi anlama kılavuzu oluşturuyor ve 14 yaş üstü 16 bin bireyle görüşüp orta sınıftaki değişimi izliyor. Araştırmaya göre 43.5 milyon kişi bu sınıfın üyesi. Din orta sınıf için önemli. Orta sınıfın yüzde 85'ine göre Allahinancı onlara huzur veriyor. Yüzde 67'sinin hayatına ise dini inançları yön veriyor. Yüzde 72'si ise dinlerinin gereklerini yerine getiriyor.
Orta sınıfın en büyük çelişkisi kadının çalışması konusunda. Yüzde 71'i erkek ve kadının aile bütçesine birlikte katkıda bulunması gerektiğini söylerken yüzde 68'i de kadınların iş yaşamında daha aktif olması gerektiğini belirtiyor. Ancak yüzde 64'ünün fikri kocasının izni olmadan kadının çalışmaması yönünde. Orta sınıf parasının kıymetini de biliyor. AVM'lerde çok zaman geçirse de yüzde 67'si neye ne kadar harcadığına dikkat ediyor. İhtiyaç duymadığı şeyleri almayanların oranı ise yüzde 67. Alışverişte en önemli kriterse yüzde 61 ile fiyat.

Orta sınıf nasıl belirleniyor?

OECD satın alma gücü paritesine göre günde 10 doların üzerinde harcayabilenler orta sınıfa dahil oluyor. Araştırmacılar yaşanılan yerden ve semtten bağımsız olarak kullandığı araba, evindeki televizyonun özellikleri, AVM alışkanlığı, yurtdışına çıkış sıklığı, marka kullanımı gibi kriterlere bakarak kişileri orta sınıfa dahil ediyorlar.

Yüzde 87'si pasaportsuz

Orta sınıfın en çok yaptığı TV izlemek, akraba-dost ziyaretlerine gitmek, yemek yapmak, evde arkadaşlarla buluşmak. En az yaptıkları ise, dergi okumak, opera-baleye gitmek, yurtdışına tatil amaçlı seyahate gitmek, tiyatroya gitmek. Orta sınıfın % 58'inin ehliyeti, yüzde 87'sinin pasaportu, yüzde 68'inin kredi kartı yok.

Ekonomi orta sınıfı büyütüyor

Ipsos KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban, orta sınıfın gelişmesinin nedeninin ekonomideki büyüme olduğunu vurguluyor. Büyümenin Anadolu'ya yayılmasının orta sınıfın değişimini belirlediğini söyleyen Çoban "Orta sınıf, çoğunluğu muhafazakâr bir yaşam tarzını benimsiyor" diyor.

Kılavuzu indirmek için tıklayınız


Twitter : @SenolGunduz

15 Mayıs 2012 Salı

Socialbakers, Nisan 2012 Türkiye Raporu [İnfografik]




Socialbakers, Nisan 2012 Türkiye raporunu açıkladı ve verileri bir infografikle paylaştı.
En çok hayranı olan Facebook sayfalarında kayda değer değişiklikler yok. Etkileşim oranıysa (engagement rate) geçen aya nazaran bazı değişiklikler göstermiş durumda. Erikli, KAYRA ve Maybelline NY Türkiye sayfaları ilk 3 sıraya yerleşmiş.

Günlük engagement rate’lerde ise bazı eğitim kurumlarını görmek sevindirici. Reponse rate’lerde ise Trendyol açık ara lider. 


Etkileşim Oranı



Özel biçimli reklamınızı gören kişilerin bu reklamlarla etkileşim kurma sıklığı olarak tanımlanabilir.
  • Etkileşim oranı, kişilerin reklamınızla etkileşimde bulunma sayısının gösterimsayısına (reklamınızın gösterilme sayısı) bölünmesiyle hesaplanan bir orandır.
  • Örneğin video içeren reklamlar için etkileşim oranı, reklamınızı gören kişilerin reklam videosunu oynatmak üzere reklamı gerçekten kaç kere tıkladığını gösterir. Etkileşim türleri reklam biçimine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle farklı türdeki etkileşimleri (artı kutusunun genişlemesi veya reklamınızın izlenmek üzere tıklanması gibi) izleyebilirsiniz.
  • Reklamınızın ne kadar merak uyandırdığını veya istediğiniz anlamlı olası satış veya müşteri işlemleriyle sonuçlanıp sonuçlanmadığını ölçmek için etkileşim oranını kullanın. Reklamınız düşük bir etkileşim oranına sahipse harekete geçirici mesaj metnini, açılış sayfasını, reklam resimlerini veya video içeriğini değiştirmeyi düşünün.

Twitter Facebook Delicious Digg Stumbleupon Favorites More