14 Şubat 2013 Perşembe
14 Aralık 2012 Cuma
Gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor [İnfografik]
Cuma, Aralık 14, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Cisco firması Y
jenerasyonunun alışkanlıklarıyla ilgili bir araştırma yapmış ve çarpıcı sonuçlar
ortaya çıkmış.
Araştırma 18 ülkeden 18-30 yaş aralığındaki 1.800 gençle yapılmış.
Araştırmaya göre gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor.
Araştırmaya katılan 10 katılımcının 9 ‘u sabah yatağından kalkmadan önce maillerini
kontrol ediyor ve sosyal medya sitelerie mesaj gönderiyor (tweet atıyor veya
durum güncelliyor).Bu davranışı diş fırçalamak , okula gitmeden önce giyinmek
gibi ritüeller arasında görüyor.
Yine araştırmaya göre sabaha bu eylemle başlayan akıllı
telefon kullanıcıları güne yine aynı şekilde devam ediyor. Kadınların %85′i akıllı telefonlarından e-posta göndermeyi,
Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarda gezinmeyi sevdiğini söylerken bu oran
erkeklerde %63 olarak belirtiliyor.
Aynı zamandan katılımcıların
%40′ından fazlasının akıllı telefonlarını kontrol etmediklerinde sanki bir
parçalarını kaybetmiş gibi hissetiklerini ifade etmeleri internet bağımlılığı
gibi akıllı telefonlara olan bağın giderek güçlendiğini ortaya koyuyor.
Diğer yandan araştırma
sonuçlarına bakılırsa akıllı telefonlara sadece Y jenerasyonu bağımlı değil.
Verilere göre bilişim teknolojileri sektöründe çalışan kişilerin %40′ı her 10
dakikada bir akıllı telefonlarından olan biteni kontrol ediyor.
Rapora göre mobil cihazlar
sadece bir başlangıç. Zamanla daha fazla insan ve cihaz bu sürece katılacak ve
buradaki potansiyel hızla artacak.Dünyanın bir çok yerindeki Y jenerasyonuna
göre akıllı telefonlar dizüstü bilgisayarların tek rakibi.
Araştırma sonuçlarıyla ilgili
birde infografik yayınlamışlar.
Araştırmanın detaylarının
yayınlandığı link
13 Aralık 2012 Perşembe
Google’ın harita uygulaması Google Maps iPhone’a geldi
Perşembe, Aralık 13, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
iOS 6′nın çıkması ile birlikte, kendi haritalar servisini devreye sokan Apple için işler pek de iyi gitmemiş, Apple CEO’su kullanıcılarından bu yüzden özür dilemek zorunda bile kalmıştı.
Apple’ın bu hamlesi karşısında kendi uygulamasını yazmaya başlayan Google çalışmalarına hemen başlamıştı.
Google, bugün resmi blogundan yaptığı açıklama ile, Google Maps’in iPhone için çıktığını duyurdu. Ücretsiz olarak AppStore üzerinden indirilebilecek uygulama, Apple haritalarından dertli iPhone kullanıcılarına ilaç gibi geleceği tartışılmaz.
Uygulamanın desteklediği diller arasında Türkçe olmasına rağmen Google Maps bu yazıyı yazdığımız esnada Türkiye AppStore’de bulunmuyor ama çok kısa zaman içerisinde geleceğini tahmin ediyoruz.
Gelen uygulama üzerinde 2B ve 3B harita seçenekleri de bulunmakta ve arama da önemli bir yeri kapsıyor. 80 milyondan fazla işletme ve noktanın kayıtlı bulunduğu Google Maps’te, bu noktaları arayıp, mekanlarla ilgili detayları ve ulaşım bilgilerini de kolayca bulabiliyorsunuz. Bu arada Google Haritalar uygulamasının navigasyon özelliği de bulunuyor. Trafik durumu bilgilendirme desteği de ülkemiz için açık olmasa da uygulama genelinde mevcut. Ancak Google’ın bu özellikleri yakında Türkiye’ye getireceği, Yandex.Trafik ve İBB Trafik servislerine güçlü bir alternatif olacağını tahmin etmek güç değil.
Bu arada Google geliştiricileri de unutmamış. Bundan böyle iOS için yazdıkları uygulamaya, Google Haritalarını eklemek isteyen geliştiriciler Google’ın Google Haritalar iPhone uygulaması için çıkarttığı SDK’yı kullanabilecek. Bununla ilgili olarak da Google’ın geliştiriciler blogunda bir yazı yayınlandı.
Toplam 40 ülkede, 29 dilde iOS 5.1 üstü tüm iPhone ve 4′üncü jenerasyon iPod touch’lar için çıkan Google Maps, sanıyorum ki pek çok iPhone kullanıcısı tarafından indirilecek ve kısa süre içerisinde en çok indirilen iOS uygulamalarından olacak. Daha uygulama çıkalı çok kısa bir süre olmasına rağmen, uygulamaya gelen yorumlar da gösteriyor ki kullanıcılar da Google Haritalar’ın iPhone versiyonuna bir hayli sevinmiş durumdalar.
Kaynak : Webrazzi
3 Aralık 2012 Pazartesi
Facebook EdgeRank Algoritması
Pazartesi, Aralık 03, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Facebook’ta yüzlerce arkadaşınız var ve aynı şekilde onlarca belki yüzlerce sayfayı takip etmektesiniz. Her gün arkadaşlarınız ve takip ettiğiniz sayfalar gönderide bulunurken, Facebook haber akışınızda (news feed) bütün bu gönderilerin hepsini görüyor olamazsınız değil mi? Hele ki gönderi yoğunluğunun hayli fazla olduğu akşam saatlerinde aslında takip ettiğiniz birçok marka sayfası gönderide bulunuyor fakat siz hepsini göremiyorsunuz; çünkü Facebook böyle istiyor!
Peki bir de sayfalar açısından bakalım. Bir markanın binlerce takipçisi olan Facebook sayfasını yönetiyorsunuz. Gönderdiğiniz her içeriğin bütün kullanıcılarınıza ulaşmadığının farkındasınızdır. Hatta ortalama bir değerle gönderilen içerikler takipçilerinizin sadece %16′sına ulaşıyor. “O kadar takipçi var neden ulaşılan kişi sayısı çok az.” yorumlarını da yaptıysanız, yanıtını aşağıda veriyorum.
Takipçilerin %96′sı takip ettikleri markanın Facebook sayfasına ilk ziyaretten sonra tekrar uğramıyor. Edgerank bu açıdan çok önemli.
Takip ettiğiniz her sayfanın ve bütün arkadaşlarınızın iletilerini elbette göremiyorsunuz. Bir düşünün, Facebook kullanımının en yoğun oluğu anlarda böyle bir şey söz konusu olsaydı Facebook haber akışınız çöp kutusundan farksız olurdu. Sizinle ilgili ilgisiz her şey haber akışınıza düşer ve haber akışınız hızlı bir şekilde güncellenirdi. Oysa oldukça rahatsızlık verici olan bu durumun önüne Facebook’un geliştirdiği algoritma sayesinde geçiliyor. Bu hem Facebook’un hem de kullanıcıların menfaatine. Peki ya marka sayfaları? Hal böyle olunca Facebook’taki şirket sayfalarının da bu bilinçle yönetilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Çünkü sayfanızı takip eden çok küçük bir yüzde sizin paylaşımlarınızı görebiliyor. Ancak bunu artırmak mümkün…
EdgeRank Nedir?
Facebook’un geliştirmiş olduğu algoritma sonucunda hangi içeriğin hangi kişinin haber akışında gözükeceğinin kararı alınmış oluyor. İşte bu kararın alınmasını sağlayan algoritmaya EdgeRank diyoruz. EdgeRank temelde 3 değişken tarafından hesaplanarak, kullanıcıların news feedlerininin nasıl şekilleneceğini belirlerken aynı zamanda sayfaların da erişim gücünü (erişebildikleri kullanıcı sayısı) ortaya çıkarıyor.
EdgeRank’ın oluşmasındaki üç değişken; Affinity Score, Ege Weight ve Time Decay.
Peki bunlar ne anlama geliyor?
Affinity Score:
Affinty Score, en öz ifadeyle; sizinle içerik sağlayıcı arasındaki geçmiş ilişkiyle oluşuyor diyebiliriz. Facebook daha önce bir içeriğini beğendiğiniz sayfanın içeriklerini beğenme eğiliminde olduğunuz, yine beğenebileceğiniz varsayımında bulunuyor. O sayfanın sizin ilginizi çektiğini ve böylece o sayfayla etkileşime girdiğinizi görüyor. Bu sayede bu sayfanın gönderilerinin duvarınızda görünmesine öncelik veriliyor. Aynı şey arkadaşlarınızın gönderileri için de geçerli. Özetle, ilgi alanınıza göre duvarınız şekilleniyor dendiğinde aklınıza gelecek şey tam da affinity score.
Edge Weight:
Edge Weight Facebook’taki içerik türü sonucunda oluşan bir değer. Beğenilen, yorum yapılan veya paylaşılan içerik ileti, fotoğraf, link veya video olması durumlarına göre farklı değerlendiriliyor. Fotoğrafın daha yüksek puan getirdiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda fotoğraflar etkileşimi de olumlu etkilediğinden karşılılı bir fayda söz konusu oluyor. Bir markanın linkini diğerinin paylaştığı fotoprafı da beğenirseniz, fotoğrafını beğendiğiniz sayfanın paylaşımlarını daha fazla görebilirsiniz.
Time Decay:
Zaman faktörü de elbette EdgeRank’ın oluşmasında etkili. Çünkü EdgeRank sabit bir değer değil. Zaman geçtikçe arakdaşlarınız veya sayfalar yeni gönderilerde bulunuyor ve bu her gönderi için EdgeRank yeniden hesaplanıyor ve haber akışınız ona göre oluşuyor. Daha önceden çok fazla aksiyon alan popüler içerik zaman geçtikçe alt sıralara düşüyor ve en sonunda da haber akışınızın derinliklerinde kendine yer buluyor.
EdgeRank temelde bu 3 faktörle şekilleniyor. Marka sayfaları kullanıcıyla etkileşime girebilmek için ciddi bir rekabet içinde. Facebook’ta kim daha fazla kullanıcının haber akışında yer alabilecek? İşte bu yüzden EdgeRank önemli.
Yazı hayli uzun oldu ancak yine de EdgeRank’ın nasıl artırılabileceğine değinmek istiyorum. İnfografikte de görebileceğiniz gibi EdgeRank’ı bazı kurallara dikkat edildiğinde artırabilmek mümkün. Temel nokta kullanıcılarınızla etkileşime girebilmek ve bu etkileşimi artırmak.Sonrasında EdgeRank da artıyor. EdgeRank artınca takipçilerinizle etkileşime girme şansınız yükseliyor. Gördüğünüz gibi böyle bir döngü mevcut.
EdgeRank algoritması Facebook tarafından zaman içinde geliştirilmekte ve yeniden düzenlenmekte. Bu yüzden sosyal medya uzmanları/danışmanları yönettikleri sayfalar için bu faktörler ışığında stratejiler geliştirmeli.
23 Kasım 2012 Cuma
Socialbakers Ekim 2012 Türkiye Raporu [İnfografik]
Cuma, Kasım 23, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Socialbakers, Ekim 2012 Türkiye raporunu yayınladı. Rapora göre, Türkiye’de 31 milyon kullanıcını bulunuyor. Raporda marka sayfaları, hayran sayılarının yanısıra etkileşim ve cevap oranlarına göre de incelendi.
En fazla beğenilen marka sayfaları arasında özellikle telekomünikasyon sektörü dikkat çekiyor. Avea, Turkcell, Nokia Türkiye ve gnctrkcll ilk 10 içerisindeki yerlerini koruyolar. Avea’nın 1 milyon 876 bin hayranına karşın Turkcell’in 1 milyon 849 bin hayranı bulunuyor.
Ortalama etkileşim oranlarına (engagement rate*) göre ise marka sayfalarının başında, Air Wick Türkiye ve Yıldız Holding sayfaları bulunyor. BMW Motorrad Türkiye, Linens ve Onur Air de en yüksek etkileşim oranlarına sahip diğer markalar.
Socially Devoted Brands adı altında sunulan bölümde de marka sayfalarının, kullanıcılardan gelen sorulara verdikleri cevapları kapsıyor. Cevaplanan soru sayısı sıralamasında Turkcell, Samsung Türkiye ve Trendyol ilk 3 sırada iken, cevap verme oranına (response rate) göre ise Markafoni, Trendyol ve Milupa Anne Bebek Kulübü öne çıkan marka sayfaları.
Süpermarketlerdeki klasik pazarlama hileleri
Cuma, Kasım 23, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Süpermarkete iki, üç ihtiyacını gidermek için gidip eli kolu torba dolu çıkanlardan mısınız? Hepi topu 50 liralık bir alışveriş yapmaya niyetlenip eve döndüğünüzde 200 liralık fişe bakıp şaşıyor musunuz? Sebep 'alışveriş delisi' olmanız değil, pazarlama uzmanlarının daha fazla 'almanızı' sağlayan 'cin fikirleri'. Farkında olmadan düştüğümüz tuzaklara yakından bakalım. İşte süpermarketlerin yarattığı illüzyonun sırları...
2. Bu yoğurt 9.9999 TL Marketlerde en çok gördüğümüz şey para üstünü alamayacağımız fiyatlardır. Aslında 10 TL olan bir ürünün etiketinde 9.99 TL yazar. Amaç, kişinin ürünü tek basamaklı bir rakam olarak düşünüp, daha ucuz görmesini sağlamak.
3. Ucuz ve karışık sepetler Market ortalarında ‘Ne alırsan 5 TL’ afişlerinin altında belli bir sınıflandırma yapılmamış ürünler bir sepette sunulur. Amaç; marketteki kişi o karışık ürünler içerisinde istediğini ararken diğer müşterilerin de dikkatini çekmektir. “Burada uygun fiyata bir şeyler var, bir bakayım” hissini uyandırmak.
4. Sağ tarafın önemi Dünyanın çoğunluğu sağ elini kullanan insanlardan oluştuğu için insanlar marketi gezmeye sağ taraftan başlıyor. Marketler de bir koridorda aynı ürünün pahalı olanını sağ tarafa koyarken ucuz olanı sola koyarak müşterilerini pahalı ürünü satın almaya yöneltiyor.
5. En büyük araba benim olmalı! Büyük alışveriş arabaları ile “Daha çok alışveriş yapabilirsiniz” hissi ile mesaj gönderiliyor.
6. Karolar büyük mü küçük mü? Pahalı bölümlerde küçük yer karoları, ucuz yerlerde büyük yer karoları kullanılıyor. Araştırmalar küçük yer karolarının karar vermeyi hızlandırdığını, büyük yer karolarının yavaşlattığını ortaya koymuş.
7. Odalarda camsızım... Süpermarketlerde cam kullanılmadığını fark etmiş miydiniz? Bunun sebebi müşterinin dış dünya ile iletişiminin kopmasını sağlamak.
8. Anne bana çikolata al! Çikolata, sakız, sigara, dondurma gibi ürünler kasaların yanına konulur. Bunun iki sebebi var: Birincisi kişide bir işi başarıyla bitirdiği ve ödülü hak ettiği hissini yaratmak. Diğeri çocuklu müşterilerin çocuklarının tutturmasına dayanamayıp onun sabırla beklemesini sağlayabilmek için çikolata, dondurma almak zorunda kalmaları.
9. Lüks döşeme=pahalı tüketim Araştırmalar parlak ışıklar ve lüks döşemeleri olan marketlerin daha pahalı ürünleri daha rahat satabildiklerini ortaya koymuş.
10. En stratejik bölge: Koridorlar Erkekler genelde sadece almak istedikleri ürünlere yöneliyor ve aynı şekilde geri dönüyorlar. Buna ‘Bumerang etkisi’ deniyor. Bu yüzden erkeklerin kullanacağı ürünler koridorun tam ortasına konuyor ki erkekler maksimum ürün gösterilebilsin.
Hızlı müzik daha çok alışveriş demek
Küresel tüketici analisti ve ‘Alışveriş Sanatı’ kitabının yazarı Scamell Katz: Süt, ekmek gibi en temel ihtiyaçlar en sona yerleştirilir ki kişi bu ürünleri almak için markete gittiğinde diğer ürünleri de görsün ve alsın diye düşünülür. Fakat araştırmalar, kişinin tek bir hedefe kilitlenmesi durumunda diğer şeyleri pek görmediğini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre, bu temel ürünler girişe yerleştirildiğinde insanların o sırada hızlıca alışverişlerini bitirip o markete haftalık alışveriş için gelme oranları yükseliyor. Süpermarketlerin girişinde tek kişilik özel sandviçler, gazete stantları, çiçeklerin konulması kişide küçük, yerel bir marketten alışveriş yaptığı izlenimi yaratıyor. Bu da markete talebi artırıyor. Ünlü markalar süpermarketlere ürünlerinin en görünür yerlere konması için ekstra ücret ödüyor. Normal raflardaki ‘alma seviyesi’ göz hizasından hesaplanarak 1.6 metre olarak belirlenmiştir. Fakat insanlar genelde göz seviyesinin biraz daha altına daha çok bakar ve bu nedenle buradaki ürünlere daha çok yönelirler.
Pazarlama uzmanı Yard. Doç. Dr Jansanem Jular: Müzik ve koku pazarlama tekniklerinde çok önemli bir yer tutuyor. Tüketiciler süpermarkette yayınlanan müziğin ritmine göre daha yavaş veya hızlı hareket edebiliyor. Hızlı müzik içerideki tüketicilerin daha hızlı hareket etmelerine sebep olup, daha çok alışveriş yapılması sağlanırken daha yavaş ritimlerde müşterilerin de daha yavaş hareket ettikleri gözlenmiş. Ayrıca marketlerde tüketicinin iştahını açarak daha fazla alışveriş etmesini sağlamak üzere çeşitli kokular kullanılmakta. Bunlar genellikle tüketicilerin pastane ve unlu mamuller departmanından geldiğini düşündüğü ama çoğu zaman da süpermarket yönetimi tarafından müşterilerin kendilerini aç hissedip daha çok alışveriş yapmalarını sağlamak amacıyla yerleştirilen özel kokulardır.
Pazarlama Uzmanı Doç. Dr. Serap Atakan: Süpermarketlerin kendi markalı ürünlerinin satışlarına önem verdiklerini biliyoruz. Müşteriler üretici markalı ürünler yerine güvendikleri perakendecinin kendi mağazaları için ürettirdiği ürünleri daha ucuza alma imkânına sahip olur. Yeni dönemde gıda perakendecileri organik ürünleri pazarlamaya başladı. Ya bu ürünlere ayrı reyonlar ayırıyorlar (Migros İyi Tarım) ya da özellikle organik ürünler satan mağazalar (City Farm, Tarladan Eve) açıyorlar. İndirimler, satış tutundurma faaliyetleri de satışı arttırmaya yönelik uyguladıkları pazarlama taktikleri. Gıda perakendecileri (süpermarketler) artan derecede mağaza kartları kullanımıyla da müşteri sadakatını arttırmayı ve mağazanın tekrar tekrar tercih edilmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Aman müşteriler sinirlenmesin!
Bazı ülkelerin süpermarketler anti-statik madde kullanılarak müşterilerin elektrik yüklenip sinirlenmeleri engelleniyor. Amerika ve Avrupa’daki süpermarketlerde çocuklar için oyun salonları var. Çocuklar için bir oyun alanı oluşturularak anne-babanın rahat alışveriş yapması sağlanıyor. Bu uygulama son dönemlerde Türkiye’de de büyük süpermarketlerde uygulanmaya başlandı. Avrupa’da bazı marketlerde bebek-çocuk ürünlerinin satıldığı bölümlerin havalandırmasının önüne açık bir şekilde bebek kolonyası ya da bebek pudrası konuluyor böylece müşterilerin rahatlatıcı bebek kokusu eşliğinde alışveriş yapması sağlanıyor.
kaynak : radikal.com.tr
22 Kasım 2012 Perşembe
2013 : Mobil Pazarlama Yılı
Perşembe, Kasım 22, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Yıllardır mobil kullanımın artışına ve pazarlama aktivitelerinin mobile doğru kayışına yer veriliyor. İnsanlar bu öngörüleri paylaşmakta pek de haksız değiller çünkü akıllı telefon penetrasyonu ile birlikte mobilin hayatımızdaki yeri hızla artıyor. Haliyle markalar da bu artışa paralel olarak stratejilerini bu alana doğru kaydırıyorlar.
Tam da bu noktada Google ve ClickZ tarafından bir araştırma yapıldı. Araştırmada mobilin artık destekleyici bir rol olmaktan çıkıp başlı başına yoğunlaşılması gereken bir alan olduğu vurgulandı. Araştırmanın sonuçlarına geçmeden önce, araştırmanın ABD’de yapıldığını ve Türkiye’nin bu oranları orta vadede anca yakalayabileceğini söylemekte fayda var. Araştırmada dikkat çeken istatistikler şöyle;
- Pazarlama sektöründekilerin %87‘si 2013 yılında mobile daha çok odaklanmayı ve mobilin gücünün artacağını düşünüyor.
- Profesyonellerin 2013′te mobilde izleyeceği taktiklerin istatistikleri ise şu şekilde
- %52′si mobil optimizasyonlu web site kurmak istiyor.
- %48′i mobil reklam oranını ve mobil etkileşimi arttırmayı düşünüyor.
- %41′i mobil aplikasyon yapmak istiyor.
- Mobilde ölçüm şuan için yeni bir konu;
- Profesyonellerin %59′u mobildeki ölçümlemede kendilerini yetersiz veya tecrübesiz görüyor.
Araştırmada öne çıkan diğer sonuçlar için ise aşağıdaki yüzdelere bakmanızda fayda var;
Sonuçlar 2013′ün ABD’de mobilin temellerinin atılacağı bir yıl olacağını söylüyor. Mobil penetrasyonunun tam anlamıyla gerçekleşeceği öngörülen 2017 yılı için önemli bir hazırlık evresinde olduğumuz bu dönemlerde, Türkiye’nin mobilde atacağı adımlar önem kazanıyor. Sizce Türkiye’de mobil ile ilgili yeterli çalışmalar yapılıyor mu?
Kaynak: pazarlamasyon.com
15 Kasım 2012 Perşembe
Online Reklam Harcamaları 2016′da TV’yi Geçecek
Perşembe, Kasım 15, 2012
Şenol GÜNDÜZ
1 comment
Infosys, eMarketer ve Forrester araştırmalarını bir infografikte toplayarak güzel bir çalışma ortaya koymuş. Her şey net ve anlaşlır. Dijital, birçok alanda olduğu gibi reklamdan alacağı pay ile de kendinden söz ettirecek.
Bu şaşırtıcı olmamamalı çünkü bizlerin bir günün 24 saatini kulanma alışkanlıklarımız geçmişle kıyaslandığında çok farklı. İnsanlar internete her geçen gün çok daha fazla zaman ayırdıkça online kanallara reklam verme talepleri de artacak. İnternet reklam bütçesi, reklam bütçesindeki payını artıracak. Bununla da sınırlı kalmayıp artık küçük ölçekli birçok şirket internet reklamcılığını deneyecek ve belki de sadece online reklam kanallarıyla bütün pazarlama faaliyetlerini yönetecekler.
Reklam pastasının büyük oyuncusu olan televizyon, online reklamın ölçümlenebilir, hedeflenebilir ve hatta sosyal bannerların dahil olmasıyla sosyalleşebilen reklamlarla rekabet edemeyecek düzeye gelecek. Burada şu yanlış anlaşılmaya da pay vermeden belirteyim. TV’nin zaten böyle bir rekabete ihtiyacı yok. TV’de reklam asla ölmeyecek, aksine IPTV kullanımı yaklaştıkça online için konuştuğumuz hedefli reklamcılık da mümkün hale gelebilecek.
Tahminlere göre online reklam 2016’da televizyon reklam harcamalarını geçecek. Dijital reklamcılığın bu başarıyı göstermesinde de en aktif roller arama motoru reklamcılığı ve display banner reklam türlerinin olacak. Gelecekte mobil ve sosyal medya dijital reklam türleri içerisnde payını artıracakken, e-mail ile pazarlamanın ise yok olmadığını görebilmekteyiz.
Sosyal Medya ve Arama Motoru Pazarlaması
Perşembe, Kasım 15, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Dijital pazarlamanın en önemli elemanı olan Arama (SEM) ve sosyal medyanın kıyaslanması oldukça ilgi çekici. 4 temel konuda yapılan kıyaslama, online reklamcılığın lokomotifi diyebileceğimiz arama ile pazarlama iletişiminde en önemli mecra olan sosyal medyayı karakteristikleri göz önüne alınarak değerlendiriliyor.
Pazarlamacılar için hedefler noktasında, hangi mecranın daha etkili olduğunu vesosyal medya ile arama motoru pazarlamasının nerede kullanmak gerektiğini görmek adına önemli bir video infografik.
- Lead Generation
- Brand Awareness
- Local business visibility
- Interactivity
Sosyal medyanın marka bilinirliği ve kullanıcı etkileşimi açısında daha etkili bir yöntem olduğu görülürken, aksiyon bazlı (lead) yeni müşteri yaratma çalışmaları için ve yerel işletmelerin bulunmasında en etkili yolun arama motoru pazarlaması olduğu görülmekte.
Arama motorunun sırasıyla en fazla etkisinin web site trafiğini artırması, lead ve marka bilinirliğini artırması olarak söyleyebiliriz. Öte yandan ise sosyal medyanın marka bilinirliğine katkısının en fazla olduğunu söyleyebilmek mümkün.
Bütün bunların yanında arama motoru pazarlamasının gelecekte sosyal medya ile entegre bir şekilde yürütüleceğini şimdiden görüyoruz. Yakında online reklam sosyal unsurlarla karşımıza çıkacak ve sosyal medya her geçen gün pazarlamacıların daha çok odaklanacağı bir alan olurken, arama motoru pazarlaması da gücünden fazla bir şey kaybetmeyecek gibi görünüyor.
http://www.infopik.com
AdWords Yatırım Getirisi (ROI) Nedir? Nasıl Hesaplanır?
Perşembe, Kasım 15, 2012
Şenol GÜNDÜZ
No comments
Bu yazımızda, AdWords internet reklamcılığına yapmış olduğunuz reklamcılık yatırımlarınızın ne kadarının size geri döndüğünü hesaplayacağız ve Yatırım Getirinizi nasıl takip edeceğinizi ve nasıl arttıracağınızı açıklayacağız. AdWords ile yapmış olduğunuz harcamaların ne kadarının size geri döndüğünü hesapladığınız zaman,AdWords'ün size ne kadar getiri sağladığını görebilirsiniz. Ayrıca, Yatırım Getirinizi hesapladığınız zaman, AdWords reklam kampanyalarınızın yönetimi hakkında stratejik kararlar alabilir ve AdWords kampanyalarınızdan daha fazla verim elde edebilirsiniz. AdWords ile başarılı olmak söz konusu olduğunda, yatırım getirinizi (YG) anlamak önemlidir.
Yatırım Getirisi (ROI) nedir?
AdWords Yatırım Getirisi, AdWords'e yaptığınız yatırımlardan elde ettiğiniz gelirlerdir. Yatırım Gelirinizi belirlemek için önce reklamcılık hedeflerinizi belirlemeniz gerekir. Yaygın olarak belirlenen bazı hedefler aşağıda belirtilmiştir:
* Satış yapma veya satışları arttırma (çevrimiçi veya çevrimdışı)
* Ürününüzle ilgilenen tüketicilerden potansiyel satış elde etme
* Markanızın, ürünlerinizin veya hizmetlerinizin tanınmasını sağlama veya marka bilinirliğini arttırma
AdWords reklamcılık hedeflerinizi belirlemek hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
* Satış yapma veya satışları arttırma (çevrimiçi veya çevrimdışı)
* Ürününüzle ilgilenen tüketicilerden potansiyel satış elde etme
* Markanızın, ürünlerinizin veya hizmetlerinizin tanınmasını sağlama veya marka bilinirliğini arttırma
AdWords reklamcılık hedeflerinizi belirlemek hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
Yatırım Getirisi nasıl hesaplanır?
Bir reklamcılık hedefinin değerini (örn. bir satışın kar marjını) ve bu hedefe ulaşmak için AdWords ile ne kadar harcama yaptığınızı biliyorsanız, YG'nizi aşağıdaki formülü uygulayarak kolayca hesaplayabilirsiniz.
YG = [(AdWords'ten elde edilen brüt kar - AdWords maliyetleri)] x %100
AdWords maliyetleri
AdWords maliyetleri
Örnek:
Bir kitapevi yeni yayınlanan yemek kitabı için AdWords'te reklam vermiştir. Her kitabın kar marjı 2 TL’dir ve kitapevi AdWords aracılığıyla günde 25 kitap satmaktadır. AdWords ile elde edilen brüt kar 25 x 2 = 50 TL'dir. Günlük AdWords kampanya maliyeti/bütçesi 20 TL'yse, kitapevinin Yatırım Getirisi: (50 - 20)/20 = 1,5 veya %150 olur. Yani, kitapevi, AdWords'e yaptığı her 2 TL'lik yatırım için 3 TL'lik getiri elde etmektedir. Yatırım Getiriniz pozitif ise, AdWords reklamlarınızdan gelir elde ediyorsunuz demektir. Diğer bir değiş ile, AdWords ile yaptığınız her reklam harcamanız, size satış olarak geri dönmektedir.
Yatırım Getirisinin nasıl hesaplandığı ile ilgili daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
Yatırım Getirisinin nasıl hesaplandığı ile ilgili daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
AdWords'ün değeri nasıl izlenir?
Google, AdWords Yatırım Getiri'nizi belirlemenize ve takip etmenize yardımcı olabilecek 2 adet ücretsiz araç sunmaktadır:
* Dönüşüm İzleme Aracı, her anahtar kelime, reklam metni veya yerleşimin kaç potansiyel satış getirdiğini size bildirir ve AdWords kampanyalarınızın performansını kolayca izlemenizi sağlar. Dönüşüm İzleme Aracı ücretsizdir.
* Google Analytics, internet sitenizdeki ziyaretçilerin davranışlarıyla ilgili (nereden geldikleri, ne kadar kaldıkları, hangi sayfaları görüntüledikleri vb.) kapsamlı bilgileri grafikler halinde sağlar. Ayrıca Analytics'te, istenen eylemleri/hedefleri tanımlayabilir ve bu hedefleri Google Analytics'te bulunan farklı ölçümler ile karşılaştırabilirsiniz. Google Analytics ücretsizdir.
Google Analytics ve Dönüşüm İzleme Aracı ile Yatırım Getiri'nizi artırmak için internet sitenizi iyileştirmenize veya Google AdWords reklam kampanyanızı optimize etmenize yardımcı olabilir.
* Dönüşüm İzleme Aracı, her anahtar kelime, reklam metni veya yerleşimin kaç potansiyel satış getirdiğini size bildirir ve AdWords kampanyalarınızın performansını kolayca izlemenizi sağlar. Dönüşüm İzleme Aracı ücretsizdir.
* Google Analytics, internet sitenizdeki ziyaretçilerin davranışlarıyla ilgili (nereden geldikleri, ne kadar kaldıkları, hangi sayfaları görüntüledikleri vb.) kapsamlı bilgileri grafikler halinde sağlar. Ayrıca Analytics'te, istenen eylemleri/hedefleri tanımlayabilir ve bu hedefleri Google Analytics'te bulunan farklı ölçümler ile karşılaştırabilirsiniz. Google Analytics ücretsizdir.
Google Analytics ve Dönüşüm İzleme Aracı ile Yatırım Getiri'nizi artırmak için internet sitenizi iyileştirmenize veya Google AdWords reklam kampanyanızı optimize etmenize yardımcı olabilir.
AdWords YG'si nasıl artırılabilir?
Dönüşüm İzleme veya Analytics verilerini elde ettikten sonra, Yatırım Getiri'nizi artırmak üzere kampanyalarınızı optimize etmeye odaklanabilirsiniz.
Ayrıca, özellikle Yatırım Getiri'nizi artırmanıza yardımcı olmak için tasarlanan aşağıdaki iki ücretsiz aracı da kullanmanızı öneririz:
* Dönüşüm Optimize Edici, TBM'lerinizi, sizin için en yüksek dönüşüm sayısını getirecek şekilde, otomatik olarak yönetir. Bunun için, istediğiniz edinme başına maliyeti belirlemeniz yeterli olacaktır.
* Web Sitesi Optimize Edici, internet sitenizin içeriğini ve tasarımını test etmenizi ve dönüşümleri artıracak şekilde iyileştirmenizi sağlar.
Yatırım Getiri'nizi nasıl arttırabileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
Ayrıca, özellikle Yatırım Getiri'nizi artırmanıza yardımcı olmak için tasarlanan aşağıdaki iki ücretsiz aracı da kullanmanızı öneririz:
* Dönüşüm Optimize Edici, TBM'lerinizi, sizin için en yüksek dönüşüm sayısını getirecek şekilde, otomatik olarak yönetir. Bunun için, istediğiniz edinme başına maliyeti belirlemeniz yeterli olacaktır.
* Web Sitesi Optimize Edici, internet sitenizin içeriğini ve tasarımını test etmenizi ve dönüşümleri artıracak şekilde iyileştirmenizi sağlar.
Yatırım Getiri'nizi nasıl arttırabileceğiniz hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayınız.
Google AdWords Ekibi tarafından yayınlanmıştır.